fbpx
kriz nedir
Kriz nedir?

Kriz Nedir?

PSİKOLOJİK KRİZ NEDİR?

Kriz nedir konumuza başlamadan önce Kriz, kontrol dışı ve çoğu zaman ani gelişen, dengenin sarsılması hatta kaybına neden olan olay ve durumlar olarak tanımlanır.

Kriz, zor olaylardan sonra oluşabilir ve müdahale edilmezse bireysel, sosyal, toplumsal ve psikolojik problemlere neden olabilir. Krizler, olumlu ve olumsuz sonuçları içeren bir olgudur ve genel olarak sıradan bir yaşamda bozulmalara neden olur. Kriz, genel olarak deprem, sel, yangın gibi doğal felaketlerde görülebilirse de, bireyi psikolojik olarak etkileyen her şey kriz nedeni olabilir.

Caplan (1961) krizi alışılmış davranış ve baş etme yöntemlerinin dışsal veya içsel faktörlerin neden olduğu bir durum olarak belirtmiştir. Her birey yaşamının bir döneminde alışılagelmeyen olağandışı bir durumla ya da olayla karşılaşabilir.

Birey bu yeni duruma veya olaya sağlıklı bir şekilde uyum sağlayamadığı zaman “kriz” olarak tanımlanan heyecansal bir durum içerisine girebilir. Stresli yaşam olayları veya bir dönemden diğerine geçişler de bireyi zorlayan dönüm noktaları olarak kriz yaşantısına dönüşebilir.

Krize yol açan durum ya da olaylar temel olarak beş sınıfa ayrılabilir; Ailesel durumlar, ekonomik durumlar, toplumsal durumlar, önemli yaşam olayları, doğal olaylardır. Herhangi bir kaza olması, sevilen birinin kaybı, doğal afetler, ayrılma, boşanma, beklenmeyen veya istenmeyen hamilelik, ekonomik güçlükler kriz nedeni olabilmekle birlikte, her birey için müdahale gerektirmez.

Fakat bu olaylar her insanda denge durumunun bozulmasına yol açabilmektedir. Caplan’a göre kriz; yangın, deprem, doğal afet gibi durumsal faktörlerden daha fazlasıdır ve kriz yaşayan birey, hayal kırıklığı içerisindedir. Caplan’a göre, birey hayatındaki önemli hedeflerin önünde, alışılagelmiş sorun çözme yöntemleriyle baş edemeyip bir engel ile karşılaşınca kriz durumu oluşmaktadır.

Bu durum, bir süre sonra bireyin tükenmesine ve bahşetme becerilerinde azalmaya neden olarak bireyin davranışlarında ve duygularında karmaşaya yol açar. Kriz bazen bireye kendini geliştirebilme şansı verir bazende, ruh hastalığına yakalanabilme yatkınlığını arttırır. Bu sürecin sonucu, bireyin sorunu nasıl algıladığına, bireyin kendini krizle baş edebilmek için yeterli hissetmesine bağlıdır. Bireylerin yaşamlarında özellikle yaş ve döneme bağlı olarak oluşabilecek onların belirli yaşam dönemlerinde deneyimlenmesi beklenen gelişimsel krizle ve bireylerin yaşamlarında zorlanmalara ve onların düzenini ve alışageldikleri alışkanlıklarını değiştiren durumsal krizler vardır.

Durumsal Kriz Nedir?

Durumsal kriz nedir?, söylemeden önce şunu eklemek isterim; Durumsal krizler tesadüfi veya beklenmedik şekilde gerçekleşir.

Bu krize çevresel bir etkenin de etkisi bulunmaktadır. Durumsal kriz, sorunlu bir durum ve olaydan kaynaklanan bir rahatsızlık olarak ifade edilebilir. Aile içerisinde bir alkol bağımlısının olması, doğal felaketler, taşınma ve boşanma örnek olarak verilebilir. Bu krizlerde süreç dört dönemden oluşmaktadır. Akut dönem birinci ve ikinci devrenin başlangıç dönemini içerir ve dört-altı hafta kadar sürer.

Krizde bireyin geçirdiği duygusal evreler şunlardır; Gerçek durumun mümkün olduğu kadar uzak tutulmaya çalışıldığı, dışarıdan her şey yolunda ve düzgün gibi görünse de içte her şeyin karmakarışık olduğu ve bireyin amaçsız aktiviteler sergilediği şok evresi; gerçek durumla yüzleşmenin kaçınılmaz olduğu, bireyin savunma mekanizmaları kullanarak gerçek, mümkün olduğu kadar uyumlu bir şekilde adapte olmaya çalıştığı tepki evresi; yavaş yavaş travmadan uzaklaşıldığı, ilgilerin yeniden su yüzüne çıktığı, gelecek konusunda da plânlamaların yapıldığı işlem evresi; bireyin benlik saygısının yeniden yükseldiği, yeni ilişkilerin kurulduğu ve sürdürülmeye çalışıldığı yeniden uyum evresidir.

Gelişimsel Kriz Nedir?

Gelişim, doğumdan ölünceye kadar devam eden bir süreç olan, belirli dönemleri kapsayan ve sürekliliği olan bir kavramdır.

Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri olarak nitelendirdiği dönemlerde kişiler belirgin zorluklar yaşamakta ve yaşanan her bir zorluk bir krize neden olmaktadır.

Erikson’ın bakış açısına göre, duygusal gelişimin her bir aşaması, olumlu ve olumsuz duygusal çatışmayı kapsar. Bu zıt durumlar kişide gerginlik oluşturur ya da onu kişiler arası sorunlara sürükler.

Erikson’a göre kişinin belirli bir evrede temel psikolojik görevi bu duygusal çatışmayı olumlu yönde çözmektir. Erik Erikson, psikososyal gelişim kuramını 8 önemli aşamadan oluştuğunu belirtir. Her bir aşamada da bireyin atlatması gereken bir kriz veya bir çatışma bulunmaktadır.

Sağlıklı bir kişilik oluşturabilmek için bir aşamanın başarılı olarak atlatılması, kendinden sonra gelen aşama için olumlu temel oluşturur. Eğer bir aşamadaki kriz tam anlamıyla çözümlenemezse kişi, o dönemi sağlıklı atlatamaz.

Yaşamının daha sonraki dönemlerinde de bu kriz aşılıncaya kadar bireyde sorun yaratır. Örneğin; bebeklik çağı bunalımı olan güvensizlik, ergenlik çağı bunalımı olarak varlığını sürdürebilir. Yaşamda karşılaşılan ve gelişimin bir parçası olarak görülebilen problemler, bazı bireyler için çözümü zor olabilir ve ciddi sorunlar oluşturacak niteliğe bürünebilir.

Bu nedenle, özellikle ruh sağlığı ile ilgilenen bireylerin gelişimsel yaşam krizlerini bilmesi önem taşımaktadır.

Böylece hangi durumun normal olduğu hangi durumlarda müdahale edileceği belirlenebilir. Olası risk durumlarına erken müdahale ise, gelişimsel olarak yaşanması normal olan bu durumların ciddi sağlık problemlerine dönüşmeden önce önlenebilmesi açısından önemlidir.

Gelişimsel krizler, durumsal krizlere göre daha tahmin edilebilen, planlanabilen, beklenen veya normal yaşam süreçlerinin bir parçası olarak öngörülebilen krizlerdir.

Gelişimsel yaşam krizleri büyüme ve gelişmeye yönelik normal bir süreç olarak tanımlanabilir. Gelişimsel yaşam krizlerinin ortak teması presipite eden olayların kişilerin olgunlaşması sürecinde yer almasıdır. Gelişimsel kriz, yaşam döngüsü içerisinde, bir evreden bir başka evreye geçişle ilişkilidir. Bireyler için yeni rollere alışmak uzun zaman alarak krize neden olabilir.

Gelişimsel kriz, geçmiş dönemde çözümlenmeden, bilinçaltına bastırılmış bir konudaki mücadeleyi yansıtabilir ve bu kişinin duygu, düşünce ve davranışlarına yansıyabilir.

KRİZİN BELİRTİLERİ VE ETKİLERİ

Kriz Nedir? konumuzda krizin belirtileri ve etkileri hakkında bir çok bilgiyi de edinebilirsiniz.

Kriz durumunda olan bireyin kalp çarpıntısı, ağlama, irkilme refleksi, inilti, bağırma, çığlık atma ve hızlı nefes alıp vermesi gibi geçici fiziksel reaksiyonlar göstermesi olasıdır.

Bilişsel olarak uyumda ve konsantrasyonda zorlandıkları, hafıza kaybı yaşadıkları gözlenebilir. Açık düşünme, etkin bir şekilde plan yapma ve karar alma becerileri tehlikede olabilir.

Duygusal olarak kriz durumdaki bireyler kendilerini çaresiz, sinirli, yetersiz ve kontrolden çıkmış hissedebilirler. Kaygı, öfke, üzüntü, depresyon, umutsuzluk, keder, suçluluk, kızgınlık ve hayal kırıklığı gibi geçici duygular deneyimleyebilirler.

Ağır bir belirsizlik yaşar, duyguları karışıktır. Bu duygu durumu krizdeki kişi kolayca incinebilir ve hatta psikiyatrik hastalıklara yatkınlığı ve savunma mekanizmalarında ise belirgin bir çöküş vardır.

Davranışsal anlamda, onlar geçici olarak hareketsiz ve günlük yaşamın normal faaliyetlerine geri dönmekte zorlanabilirler. Olayı hatırlatan şeylerden kaçınırlar. Kriz boyunca bireyden bireye farklılık gösterse de genel olarak bireyler duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak krize çeşitli tepkiler vermektedir.

Bireylerin kriz durumuna yönelik ilk tepkileri şiddetli çaresizlik, anksiyete, engellenmişlik ve umutsuzluk tepkileri olarak görülmektedir.

Krizde, bireysel uyum gücünün azalması, nefes darlığı, terleme, motor huzursuzluk, depresyona bağlı bedensel semptomlar; iştah azalması, uyku bozukluğu, kilo kaybı, motor yavaşlama ve bitkinlik görülebilir. Kriz, uygun şekilde müdahale edilemediğinde unutulmaz izler bırakan, geri dönülmez değişimler yaratan yaşam olaylarıdır.

Kimi durumlarda insanlar yaşadıkları kriz durumlarını kendi kaynaklarıyla aşabilmektedirler. Kimi durumlarda da ise profesyonel yardıma ihtiyaç duyabilmektedirler.

Krizle baş etmede, bireyin içinde bulunduğu dönemi, fiziksel, psikolojik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları önemlidir. Birey, duygusal bir denge durumunda yaşayan ve her zaman duruma uymayı ya da denge durumunu sürdürmeyi amaçlayan bir organizmadır.

Bireyin, sorunların çözümünde sorun çözme tekniklerini kullanamaması halinde denge durumu bozulmaktadır. Bu durumda birey ya sorunu çözmeli ya da çözümsüzlüğe uyum sağlamalıdır. Her olayda yeni bir denge durumu sağlanır.

Fakat bu denge durumunun bireyin ruh sağlığında geçici veya kalıcı sekeller bırakmaması için pozitif psikoloji uygulamalarından yararlanılabilir. Böylece, krizden arta kalan deneyim kişinin gelişimini arttıran bir süreç olabilir. Sonuç olarak, pozitif psikoloji krizde bireyin ihtiyacı olan içsel desteği sağlayabilir.

 

] }